18 Şubat 2009 Çarşamba

Bütün TÜRK'ler Kardeştir!

Ey Tanrı Dağları'nda doğup bu acunda at koşturan şanlı akıncı, yüreklerinde ozanların kopuz çaldığı Dede Korkut ruhlu bilge, bir günde devlet yıkıp bir gecede hanlık kuran yiğit çeri, bengü taşlar yazdıran Bilge Kağan'ın torunu, gök mavisi bayraklarla kurt başlı sancakları göklere çektiren alp kişi, korkaklara Çin Seddi'ni yaptıran Mete Han'ın ve onların sarayını kırk kişiyle basan Kürşad'ın soyundan gelen yüce TÜRK, sözüm sanadır.

Bugün dünyadaki birçok millet henüz ortada yokken biz TÜRKler devlet kuruyor, bu dünyanın düzenini sağlıyorduk. Binlerce yıl öncesinde Hunlar ve Göktürkler ile Türk adını tüm acuna duyurmuş ve dünya egemenliğine kavuşmuştuk. Mavi gök çadırımız, güneş de bayrağımız olmuştu. Gücümüzü yalnızca kılıcımızın keskin, bileğimizin de güçlü olmasından almıyorduk; yüce töremiz, inancımız, devletimize bağlılığımız ve eşsiz kültürümüz bizi diğer milletlerden üstün kılıyordu. Kaşgarlı Mahmud Atamız da, "Tanrı’nın devlet güneşini Türk burçlarında doğurduğunu ve onların üzerine göklerin bütün ışıklarını döndürmüş olduğunu gördüm. Tanrı onlara Türk adını verdi ve onları yeryüzüne ilbay kıldı." diyerek Türklüğün kutluluğunu bin yıl öncesinden bize bildirmişti.

İkinci Göktürk Devleti'nde TÜRK soylu bütün kişiler tek bayrak altında toplanmıştı ve sonrasında Türk göçleriyle kandaşlar acunun farklı bölgelerine yayılmaya başladı. Birbirinden ayrı düşen soydaşların aralarındaki mesafeler, Rusların, Çinlilerin ve sayısız düşmanların bizleri bölmek için yaptıkları çalışmalarla arttı. Ruslar "Siz TÜRK değilsiniz. Siz, Kırgız, Azeri, Özbek, Kazak, Tatar...'sınız." dediler ve önce kutlu dilimizi parçaladılar. Her Türk lehçesi için uydurma birkaç kural oluşturup, onları ayrı ayrı diller durumuna getirdiler. Ağzımızdaki ana sütü kadar ak olan Türkçemizi bölüp, yirmiden fazla parçaya ayıran Ruslar, binlerce yıllık töremizi ve kültürümüzü de yozlaştırmak için ellerinden geleni yaptılar.

Türk dünyası üzerinde oynanan bütün oyunlar, Türklük güneşini her geçen gün soldurdu. "İl gider, töre kalır." dedik, fakat töremiz de bozuldu. Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Tataristan, Gagauzya, Yakutistan, Çuvaşistan, Başkurdistan...'daki Türklerin bir kısmı, Türk olmadıklarını söyleyenlere inandılar ve bunlar bugün dünyada yaşayan 300 milyona yakın soydaşından habersiz yaşamaya başladılar. Bu yabancılaşmalar sonucunda Türk illeri "yabancı ülkeler" haline geldi. Fakat doğru sözü, Bilge Kağan'ın bengü taşlarında arayanlar, atamızın 1300 yıl önce bize şöyle seslendiğini göreceklerdi: "Ey Türk budunu, üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir?"

Bütün ayrılıklar, gönüllerimizdeki Türklük aşkını yıpratmadı, tam tersine yüreklerimizdeki bu büyük ateşi daha da alevlendirdi. 1990'lı yılların başında soydaşlarımızın bağımsızlığına kavuşmasıyla, kutlu TÜRK birliğine kavuşacağımız gün, düşlerimizi süslemeye başladı. Bugün, sömürgeci devletlerin göz diktiği yurtlarımızı korumanın ve TÜRK adını binlerce yıl daha yaşatabilmek için gelecek kuşaklara taşıyabilmenin tek yolunun, bütün TÜRKlerin aramızdaki kutlu kardeşliğin farkına varması ve bu temelde birleşmeyi sağlaması olduğu anlaşılmalıdır. Bu yüce ülkü, biz TÜRKler için geleceğin anahtarı, yurtlarımızın güvenliği için Türk gücünün ve bağımsızlığımızın ilk adımıdır.

Türk dünyası içinde yaşayan Türkler olarak, kimimiz Oğuz, kimimiz Kıpçak boyundanız. "Sen kimsin?" diye sorduklarında, "Türk men." diye yanıtlamış kandaşlarımız ve "Türkmen" olarak kalmış adları. Kimimiz Gök Oğuzlar'dan gelen "Gagauz" Türklerindeniz. Oğuz Türkleri atlarıyla Anadolu'ya gelmiş; fakat Kırgız Türkleri atlarını kesip yediği için atalarımızın yurdu olan Tanrı Dağları'nda kalmışlar. Baş kurt biziz, Kazak yine biz. Biz, bir kere ölüp Ergenekon'da bin defa dirilen Göktürkler'iz! Biz, aynı kazanda pişen aş; aynı kökte büyüyen koca bir ağacın dallarıyız.

Atalarımız Altaylar'da oturup, Ötüken'de savaşmış; Isık Göl gibi kımız sağıp, Ala Dağlar kadar et yığmışlar. Toylar düzenleyip, ana yurdu şen kılmışlar. Fakat zamanı geldiğinde bir ölüp, bin dirilmeyi görev bilmişler. "Rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile, / Kanlı sınır boyları bize mezar olmalı." düşüncesiyle hareket edip, demir dağları eriterek, damarlarımızdaki asil kanın bugünlere dek taşınmasını sağlamışlar.

Şimdi, binlerce yıldır saklayıp bugünlere taşıdığımız töremizi, dilimizi, soyumuzu, yani bütün Türklük değerlerimizi gelecek kuşaklara aynı gücüyle ve saf bir biçimde aktarabilmek için, bu yüzyılda yaşayan TÜRKler olarak bizlere çok büyük görevler düşüyor. Eğer bir gün Tanrı Dağları'nın tepesinde Oğuz Kağan'ın otağına girip, onun otağında oturan Kürşad gibi nice erlerin önünde diz vurabilmeyi düşlüyorsak, atalarımızdan devraldığımız kurt başlı sancağı taşımayı hak edebilmeliyiz. Eğer Altaylar'ın başında uluyan bir kurt veya ana yurdun üstünde süzülen bir kartal olmak istiyorsak, önce bir kurt kadar yol gösterici ve bir kartal kadar keskin görüşlü olmalıyız.

Yüce Tanrı, Türk dünyasındaki kardeşlik bağlarının güçlenmesini ve kardeşliğimizin gücüyle Türklük ruhunu sonsuza kadar yaşatabilmemizi sağlasın.

Tanrı, TÜRK'ü korusun!

Atatürk'ün Yazdığı 2 Şiir

BİR ASKERİN MEZARINA

Şurada, kabrin üzerinde konulmuş bir,
Beyaz taş var, onun altında bayraklar
Temevvüç ederken, kelleler uçuşurken...
Celâdeti tâbân olurken aldığı cerîhai mevt
İle bu âlemi hîçîye vedâ etmiş bir
Asker yatıyor...
Onun hâbı istirahate çekildiği şu
Makberin üzerine rüfekası eşki teessür döktüler.
Kadınlar dümü rizi mâtem oldular. İhtiyarlar
Nâle eylediler, çocuklar ağladılar.
Şu söğüt ağacının nim setreylediği senin
Mezarın üzerine bir zırh başlık ile kılıç hak,
Olunmuştur. İşte orası o kahramanı muhteremin
Câyi istirahatidir. Ne mutlu ki, hâki pâye vatan
Ona nâilini intizar olmuş!...



· Harbiye talebesi iken yazmıştır

HAKİKAT NEREDE?

Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karatıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.

Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede ?

ATATÜRK'ÜN HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN 30 ŞEY

1. "ATA" LAFINI SEVMEZDİ

"Atatürk" hitabını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak almıştı. Kendisine " Ata " diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.

2. EN SEVDİĞİ YEMEK

Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayati boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama cani istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.

3. EN BÜYÜK HAYALI DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI

Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.

4. BAŞUCU KİTABI "ÇALIKUŞU" YDU

Binlerce kitabi vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayati boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin'in ünlü Çalıkuşu" romanını hep yanında taşır, her gün rasgele bir yerinden açar, birkaç sayfa okurdu.

5. KABUL SALONUNDA Kİ AT YAVRUSU

Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. "Fox" adini verdiği köpeği, Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.

6. TAM BİR SALON ADAMI

En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu. Klasik Bati müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.

7. GÖMLEKLERİNİN TÜMÜ BEYAZDI

Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de özel olarak dikilirken sonra yerli malı kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlu`nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.

8. DOLABINDA LACİVERT'E YER YOKTU

Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi. Lacivert takım giymeyi sevmezdi.

9. ÖLÇÜLERİ

Boyu 1.74 idi. Hayatinin son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46'ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.

10. RUMELİ ŞİVESİ

Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.

11. HAZİN BİR HİKAYE

Hayatında bir dönem çok önemli yer tutan Mustafa Kemal`in evlenmesinden sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanim`in mezarının nerede olduğu bilinmiyor.

12. CUMHURBAŞKANLIĞINDAN SIKILIYORDU.

Hayatinin çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.

13. PAPA`NIN TEMSİLCİSİNE ELBİSE

Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa çıkmaları yasaklanınca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı eliyle bir koleksiyon hazırlattı.

14. KENDİSİ TIRAŞ OLMAZDI

Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi. Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanin üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini sigarasını içerdi. Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.

15. DÜZEN TAKINTISI VARDI

Evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.

16. HOŞGÖRÜLÜ LİDER

Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tütünü içmeye çalışırken eli yanmış, "Alın bunu kendi içsin" diyerek Atatürk`e küfretmişti. Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra "Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin" dedi.

17. SİGARA PAZARLIĞI

Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk "sekiz" demişti. Doktor bunu günde bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti :" Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım".

18. "BU NASIL HALKÇILIK?"

Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına şaşırmış nedenini sormuştu. Trenin milletvekillerine bedava olduğunu örgenince epey sinirlenmiş, "Ne de güzel halkçılık ama" demişti.

19. "LAİKLİK ADAM OLMAKTIR!"

İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti : "Adam olmak demektir hocam, adam olmak! "

20. KURBANLARI BAĞIŞLARDI

Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz böyle durumlarda sırtını döner yada kesilmelerini engellerdi.

21. YABANCI DİLE MERAKI

Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca'yı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi.

22. FASULYESİNE POKER

Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı. Oyun sonunda kazandıklarını iade ederdi.

23. KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI

Cephelerde düşmanla göğüs göğüs'e savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.

24. KULAKLARI DUYAN TEK KİŞİ

Fransız tarihçisi Herriot Ankara`ya geldiğinde Gazi`nin kulaklarının duyuyor olmasına şaşırmış anılarında bunu espirili bir dille anlatmıştı :"T.C`de bir tane kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar".

25. BİR RİCASI

Bir gün halk arasında dolaşırken kara çarşaflı bir kadına rastlamış, "Hafız Hanım benim hatırım için başındaki örtüyü açar mısın ?" diye sormuştu. Kadın çarşafını açarak, Atatürk' ün ellerini öptü.


* Ali Kılıç; Kemal Arıburnu, Ayyaldız Matbaası- Ankara 1960 ‘Atatürk Anekdotlar, Anılar’, s: 197 )

26. BİLARDO VE YÜZME

Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner , yüzmeye gider ve bilardo oynardı.

27. EN BAŞARILI DERS.

Eğitim hayatı boyunca en basarili dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi hayati boyunca sürdü.

28. YAĞCILARA GEÇİT YOK

Yağcılara çok kızardı. Bir akşam sofrasında kendisine gereksiz şekilde iltifat eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.

29. SON YILBAŞI GECESİ

1937`yi 1938`e bağlayan son yılbaşı gecesini Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile baş başa geçirmişti. O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana hediye etmişti.

30. KÖŞKTEKİ GÜVERCİNLİK

Kuşları çok severdi. Çankaya Köşkü`nde özel bir bakicinin ilgilendiği güvercinliği vardı.

KRONOLOJİ

1915 Yılı
  • 20 Ocak 1915 Mustafa Kemal, Sofya'dayken 19. Tümen
  • Komutanlığına atandı.
  • 19 Şubat 1915 İngiliz ve Fransız kuvvetleri, Çanakkale'yi topa tuttu.
  • 25 Şubat 1915 Mustafa Kemal'in komutasındaki 19. Tümen, Fransız ve İngilizlerin Çanakkale'yi topa tutması üzerine Eceabat Bölgesine gönderildi.
  • 18 Mart 1915 İstanbulu ele geçirmek için Çanakkale Boğazını geçmeye çalışan, İtilaf Devletlerine karşı, 18 Mart Boğaz Muharebesi Zaferi kazanıldı.
  • 23 Mart 1915 Limon Von Sanders, Çanakkale'yi savunmak için kurulan, 5. Ordu komutanlığına getirildi.
  • 25 Nisan 1915 Çanakkale Boğazından geçmeleri engellenen İtilaf Devletleri, Arıburnu'na asker çıkardı. Mustafa Kemal, tümeniyle düşman birliklerini Conkbayırında durdurdu.
  • 25 Nisan 1915 İngiliz ve Fransız kuvvetleri, Çanakkale'ye ilk çıkarma harekatını başlattı.
  • 30 Nisan 1915 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal'e madalya verildi.
  • 1 Mayıs 1915 1. Dünya Savaşı sürerken, Arıburnu Türk kuvvetleri yeniden düzenlendi.
  • 1 Mayıs 1915 Mustafa Kemal, Arıburnu Grubu Komutanlığı'nı üstlendi.19. Tümen'in ilk hazırlıklı taarruzu gerçekleşti.
  • 10 Mayıs 1915 Başkomutan Enver Paşa, Mustafa Kemal'in bölgesini denetledi ve takdirlerini bildirdi.
  • 17 Mayıs 1915 Mustafa Kemal, Arıburnu Bölgesi Komutanlığı'ndan ayrılıp, 19. Tümen Komutanlığı'na döndü. (Arıburnu Komutanlığı'nı 1 Mayıs'ta durumun gereği olarak üstlenmişti).
  • 24 Mayıs 1915 Çanakkale' de bir günlük ateşkes anlaşması yapıldı.
  • 1 Haziran 1915 Mustafa Kemal, Albaylığa yükseltildi.
  • 8-9 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, Anafartalar Komutanlığı'na atandı.
  • 10 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, bizzat idare ettiği taarruzla, Anafartalar cephesinde düşmanı geri attı. I. Anafartalar Zaferi kazanıldı.
  • 17 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, Anafartalardan sonra Kireçtepe'de de zafer kazandı.
  • 19 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, 16. Kolordu Komutanı oldu. (Aynı zamanda Anafartalar Grubu Komutanı)
  • 21 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, II. Anafartalar Zaferi'ni kazandı.
  • 24 Ağustos 1915 Başkomutan Enver Paşa, Anafartalar Grubu bölgesini denetledi.
  • 27 Ağustos 1915 Kayacıkağılı Muharebesi gerçekleşti.
  • 28 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu'nda yeni düzenlemeler yaptı.
  • 10 Aralık 1915 Harbiye Nezareti emrine giren Mustafa Kemal, Çanakkale Cephesi'nden ayrıldı.
  • 19 - 20 Aralık 1915 Düşman birlikleri, Arıburnu ve Suvla'yı gizlice boşalttı. (Savaş 8-9 Ocak 1916'da tamamiyle sona ermiştir)

  • 1916 Yılı
  • 9 Ocak 1916 Müttefik Kuvvetleri, Çanakkale'den çekildi.
  • 14 Ocak 1916 Mustafa Kemal, Edirne'de 16. Kolordu Komutanlığına atandı.
  • 16 Şubat 1916 Ruslar, Erzurum'u işgal ettiler.
  • 3 Mart 1916 Bitlis, Muş, Van ve Hakkari Ruslar tarafından işgal edildi.
  • 15 Mart 1916 Mustafa Kemal, Edirne'den Diyarbakır'a kaydırılan 16. Kolordu komutanı olarak Doğu Cephesinde göreve başladı.
  • 1 Nisan 1916 Mustafa Kemal, Miralaylığa (Tümgeneral) yükseltildi.
  • 7-25 Nisan 1916 Mustafa Kemal, Doğu'da Rusların saldırısını püskürttü.
  • 28 Nisan 1916 Irak Cephesindeki savaşlarda, Kutülamare bölgesinde, beş aydır kuşatma altında olan İngiliz birlikleri, teslim oldu.
  • 7-8 Ağustos 1916 Bitlis ve Muş, Ruslardan geri alındı.
  • 17 Kasım 1916 10. Türk Kolordusu, Makedonya Cephesine geldi.
  • 11 Aralık 1916 Manastır, İtilaf Devletleri'nin eline geçti.

  • 1917 Yılı
  • 17 Şubat 1917 Mustafa Kemal, Hicaz Seferi Kuvvetler Komutanlığına atandı; ancak bu görevi kabul etmedi.
  • 7 Mart 1917 Mustafa Kemal, Diyarbakır'daki 2. Ordu Komutan Vekilliğine geçici bir süre için atandı.
  • 11 Mart 1917 İngilizler Bağdat'ı ele geçirdi.
  • 16 Mart 1917 Mustafa Kemal, Diyarbakır'daki 2. Ordu Komutanlığı'na asıl olarak atandı.
  • Haziran 1917 Yıldırım Ordular Grubu kuruldu.
  • 27 Haziran 1917 Yunanistan, İtilaf Devletleri yanında savaşa girdi.
  • 5 Temmuz 1917 Mustafa Kemal, Halep'teki 7. Ordu Komutanlığı'na atandı.
  • 17 Temmuz 1917 Rus Çarı, çıkan ayaklanma sonunda iktidardan çekildi. Sosyalistler, Sovyet Hükümetini kurdu.
  • 9 Eylül 1917 Avusturya Macaristan Hükümeti Mustafa Kemal'e, ikinci rütbe harp alameti Askeri Liyakat madalyası verdi.
  • 20 Eylül 1917 Mustafa Kemal, 7. Ordu Komutanı sıfatıyla, memleketin ve ordunun durumunu açıklayan tarihi raporunu İstanbul'a gönderdi.
  • 6 Ekim 1917 Mustafa Kemal 7. Ordu Komutanlığı'ndan istifa ettiğini bir yazı ile Enver Paşa'ya bildirdi.
  • 9 Ekim 1917 Rusya'da yeni bir ayaklanma çıktı. Sosyalistler Bolşevik Hükümeti'ni devirerek, 1. Dünya Savaşından çekildiler. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kuruldu.
  • 15 Ekim 1917 7. Ordu Komutanlığı'ndan ayrılan Mustafa Kemal, 2. Ordu komutanı sıfatıyla, izinli olarak İstanbul'a döndü.
  • 9 Aralık 1917 İngilizler, Kudüs'ü işgal etti.
  • 15 Aralık 1917 Mustafa Kemal, Veliaht Vahdettin ile Almanya'ya gitti.
  • 16 Aralık 1917 Mustafa Kemal'e "Birinci Rütbeden Kılıçlı Mecidi Nişanı" verildi.

  • 1918 Yılı
  • 19 Şubat 1918 Mustafa Kemal, Alman İmparatoru tarafından, birinci rütbeden Kılıçlı Cordon ve Prussu nişanı ile taltif edildi.
  • 4 Temmuz 1918 Vahdeddin Padişah oldu.
  • 7 Ağustos 1918 Mustafa Kemal, Filistin'de bulunan 7. Ordu Komutanlığı'na ikinci defa atandı.
  • 16 Ağustos 1918 Mustafa Kemal Paşa, Halep kuzeyinde bir savunma hattı kurmaya çalıştı.
  • 1 Eylül 1918 7. Ordu Komutanlığı görevine başladı.
  • 19 Eylül 1918 Filistin Cephesi'ndeki, Yıldırım Ordular Grubu, İngilizlerin taarruzunu durduramadı. İngilizler Suriye'ye doğru ilerlediler.
  • 26 Eylül 1918 7. Ordu, Şam doğrultusunda yürüyüşe geçti ve akşama doğru Der'a bölgesinde toplandı.
  • 29 Eylül 1918 7. Ordu, Şam'ın güneyine çekildi.
  • 29 Eylül 1918 Bulgaristan, Selanik Ateşkes Antlaşması ile savaştan çekildi.
  • 30 Eylül 1918 Bozguna uğrayan Yıldırım Ordular Grubu, 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa'nın gözetiminde derlenip toparlandı.
  • 1 Ekim 1918 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa, bölge valileri ile danışma toplantısı yaptı.
  • 1 Ekim 1918 Beyrut bağımsızlığını ilan etti.
  • 3 Ekim 1918 Yıldırım Ordular Grubu, Halep'e doğru çekilmeye başladı.
  • 3 Ekim 1918 Bölgedeki Arap halkı, İngilizlerin kışkırtmasıyla ayaklandı.
  • 4 Ekim 1918 Mustafa Kemal Paşa'nın Karargahı, Halep'e getirildi.
  • 5 Ekim 1918 Mustafa Kemal Paşa, 7. Ordu'yu yeniden düzenlemeye başladı.
  • 8 Ekim 1918 Talat Paşa kabinesi görevinden çekildi.
  • 8 Ekim 1918 Mustafa Kemal Paşa, Arapların düşmanca hareket ve propagandalarına karşı yeni tedbirler aldı.
  • 11 Ekim 1918 Hükümeti kuramakla görevlendirilen Tevfik Paşa, görevden affını istedi.
  • 14 Ekim 1918 Hükümeti kurma görevi, Ahmet İzzet Paşa'ya verildi.
  • 14 Ekim 1918 Fransız savaş gemileri, İskenderun'u bombaladı.
  • 16 Ekim 1918 4. Ordu kaldırıldı. 7. Ordu takviye edildi.
  • 20 Ekim 1918 İngiliz, Fransız ve Amerikan Temsilcileri, Lazkiye'de geçici bir hükümet kurdu.
  • 26 Ekim 1918 Mustafa Kemal'in komuta ettiği 7. Ordu Birlikleri, İngilizlerin taarruzunu Halep'in kuzeyinde, bugünkü sınırlarımız üzerinde durdurdu.
  • 28 Ekim 1918 Yeniden düzenlenen, Yıldırım Ordular Grubu, Halep'in kuzeyine çekildi.
  • 30 Ekim 1918 Yıldırım Ordular Grubu Komutanı Mareşal Liman Von Sanders'in,veda mektubu yayımlandı.
  • 30 Ekim 1918 Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Orduları Grup Komutanı oldu.
  • 30 Ekim 1918 1. Dünya Savaşını, Osmanlı Devleti için, sona erdiren Mondros Mütarekesi Limni adasında imzalandı.
  • 31 Ekim 1918 Osmanlı Devleti, 1. Dünya Savaşından mağlup olarak çıktı. Mondros Mütarekesi yürürlüğe girdi.
  • 2 Kasım 1918 Enver, Talat ve Cemal Paşalar, beraberindekilerle birlikte, bir Alman gemisi ile yurttan ayrıldılar.
  • 3 Kasım 1918 İskenderun'a gelen bir İngiliz ve Fransız subayı, İskenderun'a kuvvet çıkarılacağını bildirdi. Mustafa Kemal Paşa bunu reddetti.
  • 3 Kasım 1918 Musul, İngilizler tarafından işgal edildi.
  • 4 Kasım 1918 Bir Fransız alayı, Uzunköprü - Sirkeci demiryolunu işgal etti.
  • 5 Kasım 1918 Kars'ta, "Kars İslam Şurası" kuruldu.
  • 5 Kasım 1918 İttihat ve Terakki Fırkası kendi kendisini kapattı.
  • 5 Kasım 1918 Mustafa Kemal Paşa, Mondros Ateşkes Antlaşması hakkındaki görüşlerini, bir raporla Başkomutanlığa bildirdi.
  • 7 Kasım 1918 Yıldırım Ordular Grubu kaldırıldı. Mustafa Kemal Paşa, Harbiye nezareti emrine alındı.
  • 8 Kasım 1918 Ahmed İzzet Paşa, sadrazamlıktan istifa etti.
  • 9 Kasım 1918 Çanakkale Boğazı'nın iki yakası, İngilizlerce işgal edildi. Çanakkale'ye bir İngiliz Müfrezesi çıktı. Daha sonra 20 Kasım'da, Rumeli Yakası Fransızlara devredildi.
  • 9 Kasım 1918 İngilizler, İskenderun ve Antakya'ya asker çıkardı.
  • 10 Kasım 1918 Mustafa Kemal, Adana'dan trenle İstanbul'a hareket etti.
  • 10 Kasım 1918 İstanbul'da "Garbi Trakya Cemiyeti" kuruldu.
  • 11 Kasım 1918 Ahmet İzzet Paşa'nın istifası üzerine, Tevfik Paşa yeni Osmanlı Hükümetini kurdu.
  • 13 Kasım 1918 İtilaf Devletleri donanmaları ile Yunan savaş gemileri, İstanbul önüne demirledi.
  • 13 Kasım 1918 Mustafa Kemal, Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'nın kaldırılması üzerine, İstanbul'a geldi.
  • 15 Kasım 1918 Mustafa Kemal Paşa, Vahideddin ile görüştü.
  • 21 Kasım 1918 Mustafa Kemal, Fethi Bey (Okyar) ile birlikte, Minber gazetesini çıkardı.
  • 29 Kasım 1918 Milli Kongre, İstanbul'da toplandı.
  • 30 Kasım 1918 1. Kars Milli İslam Şurası toplandı.
  • 1 Aralık 1918 Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi kuruldu.
  • 3 Aralık 1918 Urfa'da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu.
  • 4 Aralık 1918 Vilâyet-i Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti, İstanbul'da kuruldu.
  • 6 Aralık 1918 İngilizler, Kilis'i işgal etti.
  • 7 Aralık 1918 Fransızlar, Antakya'yı işgal etti.
  • 10 Aralık 1918 Trabzon'da Milli Mücadeyi destekleyen İstikbal Gazetesi yayın hayatına başladı.
  • 11 Aralık 1918 Bir Fransız - Ermeni taburu Dörtyol'u işgal etti.
  • 17 Aralık 1918 Tarsus, Ceyhan ve Adana, Fransızlar tarafından işgal edildi.
  • 19 Aralık 1918 Bahçe, Islahiye, Hassa, Mamure ve Osmaniye, Fransızlar tarafından işgal edildi.
  • 19 Aralık 1918 İşgalcilere karşı ilk direniş, Hatay Dörtyol'da başladı.
  • 21 Aralık 1918 İstanbul'da, "Kilikyalılar Cemiyeti" kuruldu.
  • 21 Aralık 1918 Meclis-i Mebusan feshedildi.
  • 24 Aralık 1918 İngilizler Batum'u işgal etti.
  • 24 Aralık 1918 İlk Yunan savaş gemisi, İzmir açıklarında görüldü.
  • 26 Aralık 1918 2. Ordu birlikleri, Pozantı'ya değin Adana'yı boşalttı.
  • 27 Aralık'ta Pozantı işgal edildi.





  • KRONOLOJİ

    1913 - 1914 Yılları

  • Ocak 1913 İttihatcılar, sadrazam Kamil Paşa'yı uzaklaştırarak yerine Mahmut Şevket Paşa'yı getirdiler.
  • 30 Mayıs 1913 1. Balkan Savaşı sonunda Balkan Devletleri ile Londra Antlaşması imzalandı.
  • 11 Haziran 1913 Sadrazam Mahmut Şevket Paşa bir suikast sonucu öldürüldü.
  • 12 Haziran 1913 Said Halim Paşa sadrazam oldu.
  • 21 Temmuz 1913 Mustafa Kemal, Kolordu Kurmay Başkanı olduğu Bolayır Kolordusu ile, 1. Balkan Savaşlarında kaybedilen Edirneyi geri aldı.
  • 29 Eylül 1913 Balkan Savaşları sonunda Bulgaristan ile İstanbul Antlaşması imzalandı.
  • 27 Ekim 1913 Mustafa Kemal, Sofya Askeri Ateşesi oldu. Aynı gün Fethi Okyar ise Sofya Büyükelçisi olarak atandı.
  • 14 Kasım 1913 2. Balkan Savaşı'ndan sonra, Yunanistan ile Osmanlı Devleti arasında Atina Antlaşması imzalandı.
  • 3 Ocak 1914 Enver Paşa, Ahmet İzzet Paşa'nın yerine Harbiye Nazırı oldu.
  • 1 Mart 1914 Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.
  • 13 Mart 1914 Osmanlı - Sırbistan arasında İstanbul anlaşması imzalandı
  • 1 Ağustos 1914 1. Dünya Savaşı başladı.
  • 4 Ağustos 1914 Mustafa Kemal, Sırbistan Askeri Ateşeliğine atandı.
  • 3 Kasım 1914 Rusya, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.
  • 5 Kasım 1914 İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.
  • 11 Kasım 1914 Osmanlı Devleti, İttifak Devletleri yanında 1. Dünya Savaşı'na girdi.
  • KRONOLOJİ

    1881 - 1912 Yılları

  • 19 Mayıs 1881 Mustafa Kemal, Selanik'te doğdu.
  • 1893 Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesi'ne başladı.
  • 1896 Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi'ne girdi.
  • 1898 Sivil Polis, Polis Müfettişliği, Süvari Polisi hizmetleri başlatıldı.
  • 1899 Deniz Polisi hizmetleri başlatıldı.
  • 13 Mart 1899 Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi'ni bitirerek, İstanbul'da Harp Okulu Piyade Sınıfına girdi.
  • 10 Şubat 1902 Mustafa Kemal, Harp Okulu'nu teğmen rütbesiyle bitirerek, Harp Akademisi'ne girdi.
  • 11 Ocak 1905 Mustafa Kemal, Kurmay Yüzbaşı olarak Harp Akademisi'nden mezun oldu.
  • 5 Şubat 1905 Mustafa Kemal, Şam'da bulunan 5. Orduya atandı.
  • 1906 Atina Olimpiyatları'nda Yorgo Alibrantis adlı Türk, Dünya Rekoru kırdı. (1896 yılında yapılan ilk olimpiyata katılan ilk Türk Deliormanlı Koç Mehmet Pehlivan'dır.)
  • 1906 Mustafa Kemal, Şam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu.
  • 1907 Mustafa Kemal gizlice Selanik'e geçip, orada da, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'nin bir şubesini kurdu.
  • 20 Haziran 1907 Mustafa Kemal, Kolağası (kıdemli yüzbaşı) oldu.
  • 20 Eylül 1907 Mustafa Kemal, Selanik'teki 3. Orduya atandı.
  • 1908 Türkiye Olimpiyatlarda ilk kez resmi olarak temsil edildi.
  • 1908 Osmanlı Olimpiyat Cemiyeti (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi) Selim Sırrı Tarcan tarafından kuruldu.
  • 22.Haz.08 Mustafa Kemal, Selanik - Üsküp (şark) Demiryolları müfettişliğine atandı.
  • 23 Temmuz 1908 İkinci Meşrutiyet ilan edildi.
  • 17 Aralık 1908 İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra, Meclis-i Mebusan açıldı.
  • 1908 Mustafa Kemal, Almancadan Osmanlıcaya çevirdiği, Berlin Askeri Üniversitesi eski müdürlerinden General Litzmann'ın, "Takımın Muharebe Talimi" kitabını yayınladı.
  • 13 Nisan 1909 31 Mart Olayı oldu.
  • 15-16 Nisan 1909 Mustafa Kemal, 31 Mart (13 Nisan) Olayı üzerine, ayaklanmayı bastırmakla görevli Hareket Ordusu'nun kurmay başkanı olarak, Selanikten İstanbul'a hareket etti.
  • 22 Temmuz 1909 1879 yılında kurulan Zaptiye Nezareti kapatılarak, İstanbul Vilayeti ve Emniyet Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına dair kanun kabul edildi ve Dahiliye nezaretine bağlı Emniyet Umumiye Müdürlüğü kuruldu.
  • 6 Eylül 1909 Mustafa Kemal, Selanik'te 3. Ordu Piyade Subay Talimgahı Komutanı oldu.
  • May.10 Mustafa Kemal, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'nın kurmaybaşkanı olarak, Arnavutluk harekatına katıldı.
  • 13 Ocak 1910 Mustafa Kemal, Selanik 3. Tümen kurmay başkanlığına atandı.
  • 17-21 Eylül 1910 Mustafa Kemal, Fransa'da yapılan Pikardi manevralarına Türk Ordusu temsilcisi olarak katıldı.
  • 1911 Osmanlı Olimpiyat Cemiyeti, Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyeliğine kabul edildi.
  • 13 Eylül 1911 Mustafa Kemal, geçici olarak Trablusgarb Tümeni Kurmay başkanlığına atandı.
  • 29 Eylül 1911 İtalyanlar, Trablusgarp'ı ele geçirmek için Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.
  • 5 Ekim 1911 Mustafa Kemal, Tobruk'ta ve Derne'de, İtalyanlara karşı savunma ve oyalama savaşlarına katıldı.
  • 27 Kasım 1911 Mustafa Kemal, Binbaşılığa yükseltildi.
  • 8 Aralık 1911 - 24 Ekim 1912 Mustafa Kemal, Bingazi - Derne - Tobruk Bölgesinde, yerli halkı örgütleyerek, İtalyan kuvvetlerine karşı, başarılı direnişlerde bulundu.
  • 5 Mayıs 1912 Stokholm Olimpiyatlarında stadyumlarda ilk kez Türk Bayrağı dalgalandı.
  • 8 Ekim 1912 Balkan Savaşları başladı. Mustafa Kemal, Bolayır'da kurulan kolordunun hareket şubesi müdürlüğüne getirildi.
  • 15 Ekim 1912 Trablusgarp Savaşı sonunda, Osmanlı Devleti ile İtalya, Uşi Barış Antlaşması'nı imzaladılar. Trablusgarp ve Bingazi, İtalyanlara bırakıldı.
  • 8 Kasım 1912 Yunanlılar Selanik'i işgal etti.
  • 25 Kasım 1912 Mustafa Kemal, Çanakkale Boğazı Kuvayı Mürettebesi Harekat Şubesi Müdürlüğü'ne atandı.
  • 28 Kasım 1912 Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti.
  • 1 Aralık 1912 Mustafa Kemal, Gelibolu'ya gitti.
  • 15 Şubat 2009 Pazar

    Tarih Boyunca Türk Soyağacı

    TATARISTAN ÖZERK CUMHURIYETİ

    tatar.gif (227 bytes)

    Rusya Federasyonu'na bağlı Özerk Cumhuriyettir. 30 Ağustos 1991 tarihinde Özerkliğine kavuşmuştur.

    Yüzölçümü :68.000km2
    Nüfusu : 3.642.000
    Başkenti : Kazan

    TATARLAR KIRIM - KAZAN ve İDÎL TATARLARI

    İdil-Kama bulgarları ile 13. yy. da Orta Asya'dan bu bölgeye gelen Kıpçak Kuman Türklerinin torunlan olarak verilmektedirler. Tatar adı kaynaklarda iki Türk boyu için kullanılmaktadır. Bunlar Kazanlılar ve Kırımlılardır.
    Tatarlar bugün Rusya Federasyonunda, Ukrayna'da ve Kafkaslarda, yedi milyonun üzerinde yaşamaktadırlar. Tatarların tarihinde ilk olarak on beşinci y.y. dan sonra Kırım ve Kazan Tatar Hanlıkları kurulmuştur.

    KIRIM TATARLARI

    Karadeniz'in kuzeyindeki yarımadadan adını alan bu Türk boyu, Orta Asya'dan 1500 yıl önce Kırım'a göç eden Hun, Kıpçak, Peçenek, Hazar ve Oğuz boylarından oluşmaktadır.
    Güçlü, şanlı ve büyük bir devlet olarak Kırım Yarımadası'na ve Karadeniz'in kuzeyindeki Kıpçak topraklarına egemen olan Kırım Türkleri - Tatarları, Moskova'ya da girerek Moskova prensliğinivergiye bağlamışlardır. Kırım, karadan Kırım Hanı 1. Mengeli Geray, denizden de Gedik Ahmet Paşa tarafından kuşatılarak Osmanlı topraklarına katılmıştır.
    18. yy. kadar Kırım Hanlığı adı altında egemenliklerini sürdürmüşlerse de 18. y.y da Çarlık Rusyası'nın egemenliği altına girmişler, bu arada da Osmanlı împaratorluğu'na büyük göçler etmişlerdir. îkinci Dünya Savaşı öncesi ise Kırım SSCB Özerk bölgesi olarak isimlendirilmiş ancak, îkinci Dünya Savaşında Alman ordularıyla işbirliği yaptıklan gerekçesiyle Stalin tarafından Orta Asya'ya ve Sibirya'ya sürülmüşlerdir. Bu Sürgün yaşamları SSCB'nin 1991'de çökmesine kadar devamı etmiştir. Bu tarihten sonra ise Anayurtları olan Kırım'a-Bahçesaray'a dönmek için büyiik girişim ve çaba göstermişler, yer yer de yurtlarına dönmüşlerdir.
    Hemen şunu belirtelim ki Rusya'da yaşayan Türklerin içinde Azerbaycan'ın yanında ulusçuluk duygulannın geliştiği halk Tatarlardır. îsmail Gaspıral'ı 1883 te Bahçesaray'da çıkarmaya başladığı "Tercüman" gazetesi ile Türklük bilincini yaymış "dilde, fıkirde, iş de" birlik idealini savunmuştur. Yusuf Akçura, Gazi Giray bu düşüncelerin yanında yer almışlardır.
    Halen Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk Parlamentosunda, Kırım Tatarlarından seçilmiş 14 milletvekili vardır. 1991'den sonra Kırım Hükümetinden bir başkan yardımcılığı, 2 bakanlık almıştır.
    Kırım'ın tarihi, coğrafi, sosyal ve siyasal önemi büyüktür. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti her bakımdan Kırım'a yardım elini uzatmakta ve Türkiye'nin kuzey komşusu Ukrayna ve Rusya Federasyonuyla ilişkilerinde Kınm Tatar-Türklerinin köprü görevini görebileceği inancını taşımaktadır.

    İDİL-VOLGA TATARLARI (KAZAN)
    Bugünkü Kazan Tatarları İdil-Kama Bulgarları ile 13. yy da Orta Asya'dan Kazan bölgesine gelen Kıpçak Kuman Türkleridir.
    1920 de Kazan bölgesinde Tatar Özerk SSCB kurmuşlardır. Tatarların bir bölümü bugün Özerk Başkır Rusya Federasyonun'da yaşamakta olup bunları Rusya'nın Güney steplerinden gelen göçebe Türkler oluşturmuştur. Ayrıca Tatarların % 20 si Orta Asya'da, Özbekistan'da, Kazakistan'da olup 500 bin Tatar da Sibirya da yerleşmiştir. Aynca, Türkiye'ye de Tatar göçü olmuştur.
    Tatarlarda kentleşme oranı yüksek ve uygar (medeni) bir yapıları vardır. Kazan da bir Devlet Üniversitesi bulunmakta olup eski ve edebi dile, tarihsel geleneğe, güçlü bir burjuvaziye ve çok sayıda aydına sahiptirler. Kiiltür dili olarak Kazan Tatarcasını kullanırlar.
    Kazan Tatarları üstün bir konukseverliğe sahiptirler. Bütün evrensel ve iyi değerleri taşımaktadırlar. Uygarlık ölçüleri yüksektir. Cana ve insana yakındırlar. Sıcak yaradılışlı olup güven vericidirler. Tarihten gelen Tatar Halkının ve Hanlarının onur duygularını taşımaktadırlar.

    Bugün Rusya Federasyonunu içinde Özerk Tataristan Cumhuriyeti kurulmuştur. Başkenti Kazan'dır. Tataristaıı'ın nüfusu 3.640.000 dır. Yüzölçümü ise 68.000 km2 dir.
    Kazan, görkemli yapılarıyla, geniş caddeleriyle, kültür ve sanat yapıtlarıyla (doğal güzellikleriyle), müzeleriyle, yeşil alanlarıyla önemlidir.

    Ekonomik Durum
    Tatar ekonomisi tarım ve hayvancılığa bağlı olmakla birlikte, deri, kumaş, metal işleme ve petrol üretimi, doğal gaz, uçak fabrikası, bilgisayar ve optik aletler fabrikaları bulunmaktadır. Endüstri de gelişmiştir. Ortalama yılda 100 milyon ton petrol üretmektedir.
    Gıda, içki, tütün, dokuma, orman ürünleri, kağıt, lastik, plastik, sanayii, kimya, gübre, cam, elektrik, gemi inşaat, demirçelik, çimento, elektronik, uçak, imalat, sanayii kollarıda gelişmiştir.

    Ulaştırma
    Demiryolıı, denizyolu. havayolu, karayolıı ve boru hatlanyla ulaştırma yapılmaktadır.

    Eğitim

    Eğitim Rusça ve Tatarca yapılmaktadır. Okur yazar oranı % 100 dür. 1925-26 yılından sonra latin harflerine geçmişlerdir. Tataristanda eğitimin milli yönü ağır basmaktadır. Ülkede 13 üniversitede, 70.000 öğrenci bulunmaktadır. Kazan Üniversitesi, Avrupa'nın üçüncü en eski üniversitesidir. Ana okulu 63 olup 58.000 öğrenci okumakta, 2320 orta okulda ise (10 yıllık) 505.000 öğrenci bulunmaktadır. Ayrıca ülkede 1800 kiitüphane vardır ve 135 gazete çıkarılmaktadır. 14. yy da müslümanlığı kabul eden Tatarlar, Türkistan'ın islamlaşmasında önemli yer tutmuşlardır. Rusya Federasyonu'nun en zengin ve en gelişmiş Özerk Cumhuriyetidir.

    TÜRKMENÎSTAN CUMHURİYETİ

    turkmen.gif (1351 bytes)

    Yüzölçümü : 448.000 km2
    Nüfusu : 4.500.000 (1991 Verilerine göre)
    Başkenti :Aşgabat

    Türkmenler daha çok Güneybatı Türk ya da Oğuzca gurbuna giren ve Azeri Türkçesiyle Türkiye Türkçesine yakın bir dil kullanmaktadırlar. Bu dumm onları Orta Asya Türk halklarından ayırır.
    Türkmen Türkçesi Türk dilleri ailesinin güneybatı yada Oğuz grubundandır. Oğuz grubu , Türk dili ve lehçeleri iki alt gruba ayrılır.
    a) Doğu Oğuzcası
    b) Batı Oğuzcası
    Türkmen Türkçesi ; Doğu Oğuzcasını bugün tek başına temsil eder. Batı Oğuzcası ise Türkiye Türkçesi, Azeri türkçesi ve Gökoğuz yazı dilinden oluşur.
    Türkmen Türkçesi, Selçuklu Oğuzları gibi Batıya göç etmeyip anayurtta kalan Oğuz Türklerinin dili olarak gelişmiştir. Türkmen adına ilk olarak Kaşkarlı Mahmudun sözlüğünde rastlanır.
    Türkmen Türkçesi , bugün Türkmenistan dışında Özbekistan, Kazakistan ve Tacikistan Cumhuriyetleri ile Karakalpak Özerk Bölgesinde ve Kuzey Kafkasya'da Stravropol bölgesinde konuşulur.

    Türkmen Türkçesi Türkiye Türkçesi Türkmen Türkçesi Türkiye Türkçesi Türkmen Türkçesi Türkiye Türkçesi
    ata baba doğan kardeş malamat mahçup
    avrat ece ana oturgaç sandalye
    balak pantalon fahir fakir partal elbise
    cevher maydonoz gülü sumka halı çanta seklem yarım
    cılga dar yol havel evet sıpbak terlik
    çaynık çaydanlık kişelemek kovalamak suret fotograf
    çemçe kaşık köynük entari yağlık eşarp

    Bazı kaynaklara göre "Türkmen" "Ben Türk" anlamına geldiği savunulmakla beraber Iran, Irak, Suriye, Anadolu Türkmen boylarma ait olanlar içinde "Türkmen" deyimi kullanılır. Türkmenler, Türklerin Oğuz soyundadırlar. Ancak, Türkmenleri diğer Ona Asya Türklerinden ayrı tutmak elbetteki olanaksızdır.
    Özellikle Safevi Türk hükümdarı Nadır Şah'tan sonra tranlıların saldırılarına uğrayan Türkmenler 1835 ten sonra Merv bölgesine doğru yayılmaya başlamışlardır. 1860'da da Kuşid Han'ın önderliğinde FARSLARI yenilgiye uğratmışlar ve bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir.
    Ancak, 1873 te Ruslar Hive'yi işgal etmişler ise de daha sonra Ruslar yenilgiye uğramışlardır. 1916 da başlayan Türkistan ulusal ayaklanması devam etmiş, 1920'de de Hiveyi tamamen işgal etmişlerdir. 1924'te de Türkmenistan SSCB kurulmuşlur.
    7 Ocak 1990 Tarihinde ise Türkmenistanda, seçimler yapılmış, resmi dil Türkmence kabul edilmiş, 22 Haziran 1990 tarihinde Türkmenistan egemenliğine, 27 Ekim 1991 tarihinde de bağımsızlığına kavuşmuştur.

    Coğrafi Konumu

    Bağımsız Türkmenistan 488.100 km2 yüzölçümüne sahiptir. Türkmenistan 35-43. Kuzey enlemleri ile 53°-67° doğu boylamları arasında yer almaktadır.
    Türmenistan, Iran, Afganistan, Özbekisıan, Kazakistan ve Hazar Denizi ile çevrilidir.
    Başkenti Aşgabad'dır. Nüfusu (1993): 4.254.000 dır. bu nüfusun:% 72Türkmen, % 8 Rus, % 9 Özbek,% 11 KAZAK-TATAR'dır. Nüfusun % 48 şehirlerde, % 52'side köylerde yaşamaktadır. Nüfus artışı 1.17 dır. Ortalama yaş seviyesi 68-70 civarındadır. Türkmenistan'da km2'ye 111 kişi düşmektedir.
    Bugün dünyada yaşayan Türkmenlerin 2,5 milyonu Türkmenistan'da,400.000 Afganistanda, 500.000 iranda, 500.000 üzerinde Irak'ta, 600.000'e yakın da Türkiye'de bulunmaktadır.
    Türkmenler dillerinin korunmasına yüzde 99 bağlıdırlar.

    Ekonomi
    Türkmenistan topraklannın büyük bölümü çöldür. Tarıma elverişli toprakları sadece % 3'tür. Türk Cumhuriyetleri arasında Özbekistandan sonra ikinci pamuk üreticisi ülke durumundadır. Bitki örtüsü yönünden yoksuldur. Ancak zengin maden yataklarına sahiptir. Buğday, sebze, üzüm, kavun, karpuz, yetiştirmektedir.
    Bu ülkenin başlıca doğal kaynaklan; doğal gaz, krom, sodyum sülfat, sülfür, kurşun, galyum, krom, bentonit, petrol. Enerji üretimi doğal gaz çevrimli santrallarla yapılmaktadır. Yıllık üretim 15 milyar kwh dır.

    Tarım ve Hayvancılık

    Türkmenistan milli gelirin % 48'ini tarım sektöründen alır. Bu nedenle bir tarım ülkesi görünümündedir.Ceyhun (Amu Derya) Irmağının getirdiği alüvyonlu topraklarda tarımın yapılmasına elverişlidir. Özellikle toprak ve iklim koşulları sulamayı zorunlu kılmaktadır.
    Türkmenistan'da tarımsal üretimin büyük bölümü kolhoz ve sohvozlarda (devlet kuruluşları) yapılır. En çok pamuk üretimidir ve onu tahıllar ve yem bitkileri izlemektedir. Şeker pancarı, seracılık da önemli yer tutar. Hazar kıyıları subtropik iklime sahip olup meyvecilik önemlidir. Ve ülkede gıda sanayi %14 paya yükselmiştir. Türkmenistan'da küçükbaş hayvan yetiştiriciliği gelişmiş olup Astragan Kürk yapımı ileridir.

    Sanayi

    Türkmenistanda ağır sanayii merkezi planlama yürütmekte olup, silah ve ağır sanayiye öncelik verilmektedir. Özellikle 1994-1995 sonrası, petrol rafinerileri, gaz çıkarılnıası, kimya sanayii ve makine imalatı, gübre, tekstil ürünleri ve Hazar Denizinde sülfür endüstrisi gelişme göstermiştir. Bu sektör genelde doğal kaynaklara, enerji ve Pamuk'a dayaldır. İki büyük petrol rafınerisinin yıllık kapasitesi 55 milyon tondur. Çimento, suni gübre, bira, konserve, meşrubat, et sanayi, süt sanayi, yem sanayi önemli gelişmeler göstermiştir. Makine endüstrisi, petrol makinaları, vantilatör ve buldozer'dir.

    Ulaştırma
    Türkmenistan ulaşımını, demiryolu, karayolu, havayolu ve deniz yoluyla yapmaktadır. Demiryolları, ağının uzunluğu 2.138 km dir. Yük taşımacılığı demir yollarına kaydırılmış olup bu yolların hir hölümü de çift hatlıdır. Türkmenistan demiryolları İngiltere Rusya-Çin hattı üzerinde önemli bir bağlantı noktalarınını, ileride oluşturacaktır. Karayolu: Türkınenistanda 21.400 km uzunluğunda bir karayolu ağı bulunmaktadır. Deniz yolu olarak Hazar Denizi kıyısındaki Krasnovodsk (Türkmenbaşı) limanı önemli bir ulaşım merkezidir. îleride nehiryollarıy'a Avrupa'ya bağlanması düşünülmektedir. Havayolu ulaşımı ise Aşgabat Türkmenbaşı hava limanından yapılmaktadır.

    Eğitim
    12 Nisan 1993 tarihinden itibaren Kiril harfleri bırakılarak belli bir süreç sonra Latin harflerine (alfabesine) geçilmesi kararlaştırılmıştır.
    Türkmenistan'da 8 yıllık zoruıılu eğitim bulunrnaktadır. Ayrıca 8 yıllık meslek okulları ve bunlara bağlı 4 yıllık yüksek eğitim okulları vardır.
    Ülkede Makdum Kulu Devlet Üniversitesi ve Türkmenistan Bilimler Akadenıisi mevcuttur.
    Mahdum Kulu
    :18. asırda yaşamış milli şair ve düşünür. Türkmenlerin en büyük şairi kabul ediliyor. Bütün Türkmenler onun üzerine titriyorlar.Şiirleri , 18. yüzyıldaki Türkmen hayatının aynası durumunda. Şiirlerinde çağın iç ve dış sorunlarını , Türkmen halkının çektiği sıkıntıları işlemiş.

    Sağlık ve Sosyal Güvenlik
    Sağlık hizmctleri tamamen devlet tarafınndan verilmekte olup, askeri ve demiryolu personeli kendi kurumları tarafından bıı hizmeti almaktadır.
    Sağlık sektörü dört bölümde yürütülmckledir.
    a- Araşıtrma hastahaneleri,
    b- îl şehir düzeyinde sağlık kuruluşları, doğumevi ve dispan.serleri
    c- îlçe düzeyinde sağlık kuruluşları
    d- Köylerde, köy hastalıaneleri, doğumevleri
    Bunlann yanında koruyucu sağlık hizmetleri de sağlık sektöründe önemli yer tutar.

    Türkmenistanda sosyal yardımın büyük çoğunluğu emekli fonundan karşılanmaktadır.

    Emekli ve Sosyal Güvenlik fonları çalışırken Maliye Bakanlığının kestiği kesintilerle ödenmektedir.
    Para birimi Manat'tır. Yönetim şekli cumhuriyettir.
    Türkmenistan'a T.C. tarafından büyük yatırımlar götürülmüştür. Türkmenistan, BM'e diğer uluslararası kuruluşlara üyedir.

    Devlet Televizyon Kuruluşu vardır. Özel televizyon yayını bulunmaktadır.

    KIRGIZISTAN CUMHURIYETI

    kirgiz.gif (1541 bytes)


    31 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur
    Yüzlçümü : 198.500 km2
    Nüfusu : 4.700.000
    Başkenti : Bişkek

    Tarihi

    Dört büyük Orta Asya Türk halklarının en küçük grubünu Kırgızlar oluşturur. Orta Asya'da yaşayan Kırgızlar, tüm Kırgızların yüzde 90'ını kapsar. Doğu Türkistan'da 80.000, Afganistan'da 25.000 Kırgızın yaşadığı tahmin edilmektedir. Kuzey Türkleri ya da Doğu Hun grubuna ait bir dili konuştukları bilinmektedir.
    Çin kaynaklarına bakıldığında Kien-Kun, Ki-Ku gibi adlandırmalar, Kök Türk metinlerinde Kırkız, Tibetçe'de gir-Kiz şeklinde geçtiği görülür. Söylencelere göre Kırgızlar "Kırk Kiz" ya da "Kır-ları (Dağları) gez" anlamına gelen Kırgız'dan geldiği varsayımı MÖ:2-l asırlarda Hunlarla ilgili anlatılan olaylarda görülür. Kırgızlar Tanrı Dağlannın doğusu ile Tannu-Ola arasında ortaya çıkmışlardır. Tarihi kaynaklara göre ise Kırgızlar 13. yüzyıldan sonra da bugünkü yurtlarına gelmişlerdir. Kırgızlann mezar taşlan üzerinde ve Yenisey Irmağı boylarında yapılan kazılarda yukarı Yenisey Irmağı bölgesinde yaşadıkları görülmektedir.
    Kırgızlar 9. yüzyılda Uygur Kaanı'nı öldürerek Türk devletinin başına geçmişler, önce Özbek hakimiyetini daha sonrada Kazak egemenliğini kabul ederek birlikte yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Arkasından da Kalmukların egemenliğine girmişler ve Tanrı Dağlarının batısına göç etmişlerdir. 1207 de Cengiz Han Moğalistanı hakimiyeti altına aimıştır. Kırgizlar 1700 yıllarınc:a Hokand Devletinin egemenliğine girmişler ve çoğunluğu alarak devlete elkoymuşlardır. 1876 yılında Hokand Rusların eiine geçmiş, 1924 te Kara Kırgız Özerk Oblast'ı kurulmuş, 1926'da Özerk Cumhuriyet, 1936'dadaSSCB katılmışlardır. Kırgızlar, 15Ağustos 1990'da egemenliklerine, 31 Ağustos 1991'de de bağımsızlıklarına kavuşmuşlar ve tarihin her döneminde dillerini korumuşlardır. Kırgızlar % 98 dillerine bağlı olmuşlardır.
    Bu konuda Manas Destanı'nın büyük yararını ve etkilerini görmüşlerdir. Zaten Kırgız dilinin bu denli sağlam kalmasınının nedenide Manas Destanı'dır.

    MANAS DESTANI

    Kırgız türkleri'nin millie destanı,500.000 beyte yakındır. Dünyanın en büyük destanıdır.Kırgızların aşamalardan geçerek bütünlük kazanmasını anlatır.
    Hükümdarları Karahan ölünca, Kırgızlar Kamlukların egemenliği altına girerler. Karahan'ın oğullarından Çakıp,Altaylara göçer,Kırgız Türkleri'nin bağımsizlığını sağlayacak çalışmalara başlar.Bir gece Kırgızları kurtaracak kahramanın yeni doğacak oğlu olduğunu rüyasında görür.Bir süre sonra doğan oğluna Manas adını verir. Çocuğun bazı olağanüstü özellikleri olduğu görülür.Çevresinde toplanan halk ile birlikte kamluklara karşı başarılı saldırılar düzenler.
    Altaylarda yaşayan Kırgızlar Manas'nın bu olğanüstü başarılarını duyunca ona katılırlar.Manas Kırgız bağımsızlık savaşının önderi olur ancak yapılan üyük savaşta ölür.Halk oğlu semeteyi başkanlığa seçer.Burada destana yeni bir olay eklenir.Semetey, Afgan hanının kızı Ayçürek'i sever. Han kızını vermek istemez.Bu yüzden kanlı çarpışmalar olur.Semetey savaşta üstün gelir. Ayçürek ile evlenir.
    Destanın üçüncü konusu aile içi çarpışmalardır. Sonunda Manas'ın torunu Seytek birçok kahramanlık göstererek Kırgız hanı olur. Kırgızlar bağımsızlıklarını kazanırlar.
    Dil bakımından zengin bir kaynak olan Manas destanı , folklor bakımından da önemlidir. Şamanizmin derin etkisinde olan destan Sayakbay Karalay tarafından toplanarak düzenlenmiştir.

    Coğrafi Konumu

    Kırgizistan'ın yüzölçümü 198.000 km2 dir. Kuzeyde Kazakistan Güneydoğu ve doğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, Batısında Özbekistan ve Güneybatısında da Tacikistan bulunmaktadır.
    Kırgizistan coğrafi konum olarak 71°-80° doğu boylamları ile 39*-43* Kuzey enlemleri arasındadır. Kırgızistan'ın yüzey şekilleri gencllikle dağlıktır ve ekili alanları azdır.
    Kırgizistan'ın Başkenti Bişkek (450.000) dir, önemli şehirleri ise Calabibad, Karagöl, Talas, Narin, Çolpan Ata, Karahol, Issık Köl'dur.
    Önemli nehirleri, Narin, Kursab. Talas, Kızılsu, Kursab'dır. Kırgizistan adeta bir göller ülkesidir ve üçbine yakın göl bulunmaktadır. Dünyanın ikinci en büyük krater gölü "Issık" gölü buradadır.
    Kırgızistan'da yer yer değişik iklim tipleri görülürse de genelde yazları sıcak ve kurak, kışları sert-karasal iklim özelliklcri egemendir.

    Kırgizistan'ın nüfusu 4.500.000'dır. Bu nüfusun dağılımı ise.

    Kırgız % 50
    Rus % 24
    Özbek % 16
    Diğer (Tatar ve Ukraynalı) % 10 dur.

    Kent nüfusu % 40
    Kırsal Kesim % 60'dır ve nüfus artış hızı 1.8 dır. Km' 22 kişi düşmektedir.
    Dili Kırgız Türkçesidir. Para birimi, Kırgız Som'udur.
    Ortalama yaşam 68.5 yıldır. Çalışabilir nüfusun % 80'i istihdam edilnıislir.

    Ekonomi
    Ülkenin büyük bölümü dağlık alanlarla kaplıdır. Topraklarının ancak %7'si tarıma uygundur. Başlıca tarımsal ürünleri pamuk, tütün, buğday, şeker kamışı, şeker pancarı; haşhaş, mısır, kenevir, yağ'ı tohumlardır. Ekilebilir toprakların % 72 si sulanabilmektedir.
    Tarım yapılabilen arazinin % 90 vadilerde'dir.
    1992 yılından itibaren özelleştirme ve özel mülkiyet girişimleri hızlandırılmış ve bu yolda önemli ilerlemeler olmuştur.
    Kırgızların göçebe bir yaşamdan gelmiş olmalan ve ülkenin dağlık bulunması nedeniyle hayvancılık çok yaygın olarak yapılmaktadır. Ayrıca hayvancılık Kırgızistan'ın önemli gelir kaynaklarından birini oluşturmaktadır. 1.1 milyon büyiikbaş hayvan, 10.5 milyonun üzerinde koyun vardır ve yılda 38.600 ton yün üretimi yapılmaktadır. Çalışan nüfusun % 34'ii tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Bu hayvancılık 343 solkoz ve 204 kolhoz dan ibarettir. Arıcılık gelişmiştir. Milli Gelirin % 66'sını bu sektör getirmektedir.

    Sanayi

    Kırgizistanda ağır sanayi gelişmemiştir. Ancak hafif sanayi gelişmiştir. Bunlar da metalurji, pctrol, doğalgaz, elektronik, elektrik motorları, deri, mobilya, konservecilik. et ve şeker sanayi alanlarında toplanmıştır.
    Kırgızistan yeraltı zenginlikleri bakımından diğer Türk Cumhuriyetlerine oranla daha yoksuldur. Önemli yeraltı kaynakları, kömür, altın, uranyum, cıva, çelik, antimuan, tungsten, çinko, kalay, kurşun madenleridir.
    Akarsuların zengin olması sonucunda önemli ölçüde hidrolik santrallara sahiptir. Ürettiği elektrik enerjisini de diğer ülkelere satmaktadır. Ülkenin toplam hidrolik kapasitesi yıllık 142.500 milyon KW/saattir. Şu anda 659.000 KW lık termik santral ve 2.713.000 kw. lık 18 adet hidroelektrik santralleri vardır.
    Petrol ve Doğalgaz
    Kırgızisatn'ın petrol ve doğalgaz yataklarının yüksek rezervde olduğu varsayılmaktadır.
    Ulaştırma
    Ulaştırma sektörü oldrkça gelişmiştir. Özellikle karayolu taşımacılığı ihtiyacı karşılamaktadır. Şehir içi ve şehir dışı karayolu ağı 23.000 km dir. Demiryollarının uzunluğu ise 340 km dir. Ülkede hava taşımacılığı gelişmiş olup iki ayrı uluslararası havaalanı vardır (Bişkek ve Oşh).
    Kırgızistan'ın telekomünikasyonu ülkenin ve dış dünyanın ihtiyaçlarını karşılamamaktadır. Uluslararası haberleçme Moskova'ya bağlıdır. Kırgızistan'da 325.000 abone telefona sahiptir ve süratle yeniden yapılaşma sürmektedir ve bu konuda önemli anlaşmalar yapılmıştır.

    Turizm

    Kırgizistan'da özelsektör kurallarına bağlı bir turizm varlığı yoktur. Ancak, kış sporlan, dağ yürüyüşleri, avcılık, su kanyonculuğu, termal tesislerinden sağlanan sağlık turizmi sayılabilir.
    Toplam kapasitenin 1990 yılından itibaren 4280 yatağa sahip ol-duğu bilinmektedir. Issık gölü etrafı önemli konaklama merkezidir.
    Bankacılık ve sigortacılık gelişme göstermekte olup Kırgız Merkez Bankası kurulmuştur.

    Eğitim

    İlk dönemlerde, göçebe olan Kırgızlar arasında eğitim yaptırmak oldukça zor olmuştur.
    Ancak, diğer Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi îsmail Gaspırali'nin etkileri, Kırgızistan'da da görülmüştür. Modem anlamda eğitime ise Sovyet döneminde başlanmışdır. Yedi yıllık ilköğretim bitirme zorunluluğu 1934 de konmuş ve 1950 lerde ancak gerçekleştirilebilmiştir.
    1991-1992 verilerine göre ise okul sayısı 2000, öğrenci sayısı ise 1.000.000 dır.
    Ülkede bir Kırgız Devlet Üniversitesi bulunmaktadır ve burada 13.370 öğrenci okumaktadır. Bu üniversiteye bağlı Enstitüler vardır. Dünyanın en uzun ve doğal (tabii) destanı olan ve Birleşmiş Milletler tarafında 1000. yıl kutlamalan yapılan Manas Destanını Kırgızlar yaratmışlardır.

    Sağlık
    Kırgızistanda sağlık hizmetleri devlet eliyle yürütülmektedir. Kamu yatırımları, sağlıklı ulus için Devlet Programı, reform stratejisi ve politikalan yeniden oluşturulmuştur.
    Sağlık yönünden Kırgızistan 7 ayrı bölgeye bölünmüştür. Ülkede toplam 900 sağlık ocağı, kırsal bölgelerde sağlık merkezleri, her kentte, kent hastahaneleri bulunmaktadır.
    Doktor sayısı: 13.354'dır. poliklinik sayısı: 588'e ulaşmışlır.
    Kırgız Merkez Bankasını kurmuştur. Parabirimi : som' dur.
    Kırgızistan; BM. AGÎK'e ve diğer dünyu teşkilatlarına girerek Cumhuriyet kendini kabul ettirıniştir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyetiyle birçok alanda anlaşmalar yapmıştır.

    1.PÎRAMİDA
    2. ALMAZ
    3.VOSST
    4. NBT TV-6
    5. Ayrıca bir devlet televizyonu bulunmaktadır

    AZERBAYCAN CUMHURİYETİ

    azerbayr.gif (1363 bytes)


    28 Mayıs 1918'de bağımsızlığına kavuşmuştur.
    Yüzölçümü : 86.400 km2
    Nüfusu : 7.500.000
    Başkenti : Bakü

    Tarihi

    Azerbaycan'ın adı konusunda değişik görüşler bulunmaktadır. Burayı (M.Ö. 323) yöneten komutanlarından Atropates'ten geldiği öylendiği gibi "Od" anlamındaki azer sözcüklerinden geldiğide Belirtilmektedir. Ancak, bu yer adının etimolojisi yapılırken, bu bölgede egemenlik Süren Kasar (Hazar) Türkleri'nin ismi de gözönüine alınmalıdır ve kaynaklara göre gerçek payıda büyüktür.

    Türklerin Azerbaycan'a gelişleri tahminini ve M.Ö. Saka-îskit döneminde başladığı savunulmaktadır. M.S. 395 te Hun Türkleri Balkanlar'a inerken bir kısmının Kafkaslar yoluyla Anadolu'ya ve Azerbaycan'a sarktıkları bilinmektedir.

    Selçuklu Türkleri'nin Azerbaycan'da görülmeleri ise 1015-1021 yılları arasındadır. Sultan Alpaslan zamanında Azerbaycan'da Türkmenler sayesinde Azerbaycan'ın Türkleşmesi kolay gerçekleşmistir. Azerbaycan daha sonra Ilhanilerin egemenliğine girmiş ve bir süre "Altınordu" devletinin hakimeyitinde kalmış, Akkoyunlu ve Kara Koyunlular döneminde Türk nüfusu bakımından en yoğun dönemini yaşamıştır. Daha sonra Azerbaycan'da Safeviler, Afşar ve Kaçarlar hükiim sürmüşlerdir.
    Bundan sonra, sırasıyla Şeki, Gence, Bakü, Derbent, Kuba, Nahcivan, Revan, Tebriz, Urmiye, Erdil Hanlıkları dönemi başlamıştır.
    Azerbaycan toprakları Rusların egemenliğine girdikten sonra Revan'a ve Karabağ'a Ermeniler yetiştirilmeye başlanılmıştır.
    Azerbaycan Türkleri 1918-1920'de Kafkasya kurultayını toplamış ve 28 Mayıs 1918'de de ulusal Azerbaycan devletini kurmuşlardır. Ancak 1920 de Kafkasya ötesi Sosyalist Sovyet Cumhuriyet-lerine katılmak zorunda kalmış, 30 Eylül 1991 de SSCB çöküşüyle bağımsızlığını yeniden ilan etmiştir.
    Azeriler Kafkasya bölgesinin en büyük Türk bölümünü oluşturmaktadır. Asya'da ve Kafkasya'daki Türk halklannın en okumuş ve kültürlüleridir.
    Bugüne kadar Kafkaslarda ulusal ve ırksal uyanışın merkezi hep Bakü olmuştur. Bu düşüncenin isim babaları Hüseyni Zade Ali, Ağaoğlu Ahmed, Ali Merdem Topçu Beydir.

    COĞRAFİ KONUMU

    Azerbaycan 38°-25 kuzey enlemleri ile 44°-50 doğu boylamları arasındaki coğrafı bölgeye yerleşmiştir. Sınırların uzunluğu 3600 km dir. Azerbaycan 657 metre deniz seviyesinden yüksektir ve topraklarının % 50 si dağlık alanlardır. Dağlık alanlar Büyük Kafkasya, Küçük Kafkasya ve Talış dağlarından meydana gelmektedir. En yüksek yeri Tufandağı 4489 metredir. Hinal dağı, Delidağı, Kedidağı önemli dağlandır. Kur-Aras Ovası en büyük düzlüktür.

    Azerbaycan iklimi dünyadaki 11 iklim çeşidinden 9 una sahiptir. Yıllık ortalama sıcaklığı 10 C'nın üzerindedir. En biiyük gölü 17,5 km2 ile Hacıkabul gölüdür. Sarısu, Candakar, Açınonur, Büyük Sur ve Göygöldür.
    Azerbaycan'ın en uzun nehri ise 1364 km Hazar denizine dökülen (Kura) Kür Nehridir. Kür'ün bir kolu olan Aras ise 1072km dir.
    Azerbaycanda, Mingeçevir, Sarsank,Ceyranbatan ve Arapçay barajları bulunmaktadır.
    Başkenti Bakü'dür. Dilleri Batı Oğuzcadır ve %98!i dillerine sahiptir.

    Demografik Durumu:

    1989 yılı verilerine göre Azerbaycan nüfusunun %82.6'sı ,Azeri Türküdür.

    Grup

    Sayı

    Nüfus içindeki yüzdesi

    Azeri Türkleri 5805000 82.6
    Ruslar 392300 5.5
    Ermeniler 390500 5.5
    Lezgiler 171000 2.4
    Avar Türkleri 44100 0.6
    Yahudiler 30800 0.4
    Tatar Türkleri 28600 0.4
    Ukraynalılar 32300 0.4
    Gürcüler 14200 0.2

    Kaynak : Devlet İstatistik Komitesi

    Ocak 1990 olaylarından sonra ülkede bulunan Ruslar ve Ermeniler'in göçü yoğunlaşmıştır.Bunun sonucu olarak toplam nüfus içinde Türklerin oranının %90'ı aştığı tahmin edilmektedir.Diğer Türk gruplarıda dikkate alındığında Azerbaycan'ın Türk kimliği daha da güçlenmektedir.

    Toplam nüfusun %62.1'i 30 yaşın altındadır. Nüfusun önemli bir bölümünün genç olması Azerbayacan'a dinamizm kazandırmaktadır.

    Yaş grubu Toplam nüfustaki payı
    0-14 33.0
    15-29 28.9
    30-44 17.7
    45-59 12.0
    60 + 8.4

    Yukarı Karabağ Özerk Bölgesi:
    Yüzölçümü: 5500km2
    Nüfusu: 295.000
    Başken: Nahçıvan
    Azeri toprağı olan Karabağ bugün Ermeni işkali altındadır ve bir milyom Azeri yurtsuz bırakılmıştır. Bu büyük sorun bir an önce çözülmelidir. Azeri Türkleri yurtlarına dönmelidir.

    Siyasal ve Sosyal Yapılanmalar:

    Azerbaycan'da kendilerini parti olarak adlandıran fakat hukuken böyle bir kimliği olmayan çeşitli partiler mevcuttur.Bunlardan en büyükleri şunlardır:

    1-Birlik Partisi
    2-Anavatan Partisi
    3-Milli Müsavat Partisi : Turancı bir partidir.
    4-Halk Cephesi : 51 partinin desteklediği bir koalisyon.
    5-Milli İstiklal Partsi: Milliyetçi ve Türkçüdür
    6-Sosyal Demokrat Parti
    7-Bağımsız Demokrat Parti
    8-Milli Muhabbet Partisi
    9-Tövbe Partisi: İran yanlisi
    10-Halk partisi
    11-Yesiller Partisi

    EKONOMİK ve SOSYAL YAPI

    1991 de bağımsızlığını aldıktan sonra, özellikle geçiş döneminin ilk yıllarında ekonomik alanda düşüşler olmıış ve para birimi olarak manat'a bağlı kalmıştır. Ancak, Azerbaycan verimli tarım arazileri, doğalgaz, petrol ve demir cevheri bakıırnndan zengin kaynaklara sahip bulunmaktadır. Ham petrol üretimi 1991 de 12 milyon tona yaklaşmıştır.
    Doğal gaz üretimi ise 1991 de 11 milyon m3 dur. Toplam doğalgaz rezervi 118.65 milyar metreküp, petrol rezervlerin de 8 milyar varil olduğu savunulmaktadır. Ayrıca, petrokimya, yiyecek, giyim gibi hafif sanayide vardır.
    Tarım ve Hayvancılık:
    Azerbaycan'ın yüzde 7'si tarıma elverişli topraklara sahiptir. Bu tarım topraklannın büyük bölümü de Kura ve Aras nehirleri etrafındadır ve ülkede, tarım büyiik ölçüde sulamaya dayanmaktadır. Yetiştirilen başlıca ürüııler tahıl, meyva, pamuk, çay, tütün, üzümdür. Ayrıca, dut ağacından yılda 5000 ton ipek kozası elde edilmektedir.
    Azerbaycan tarımında ve ekonomisinde hayvancılığın da önemli yeri bulunmaktadn. En son verilere göre Azerbaycan'da 1.5 milyon sığır, 5 milyon koyun, 30 milyon kümes hayvanı bulunmaktadır.
    Sanayi:

    Azerbaycanda sannyi sektörü net maddi üretimin % 48.3 (1992 tahmıni) oluşturmaktadır.
    Ağır Sanayi: Enerji, Metalurji, Makina, îmal, Kimya, Orman Ürünleridir.
    Hafif Sanayi: Dokuma, dikiş, deri, kürk, kunduradır.
    Ulaşım: Azerbaycan gelişmiş bir ulaştırma sistemiııe sahiptir.
    Demiryolu: 2090 km.
    Kara Ulaştırması: Karayolu 30.400 km.
    Deniz Ulaştırması: Hazar Denizi yoluyla yapılır.
    Hava ulaştırması: Bakü hava limanından yapılmakta olup İstanbul, Paris, Moskova, Taşkent, Astana, Bişkek, Pekin gibi dünyanm diğer bölgeleriyle bağlantılıdır.
    Turizm potansiyeli yüksek bir cumhuriyettir. Bankacılık ve sigortacılık gelişme süreci göstermektedir.
    En önemli ihracat gıda ürünleridir. Petrol ve petro-kimya ürün-eri de ihracatta önemli yer tutmaktadır.
    Para birimi, manat'tır.
    Sosyal yapı: Azerbaycan da Aile bağları çok güçlüdür ve genç nüfusa sahiptir. Erkeklerde yaş ortalaması 65.7, kadınlarınki de 73.5'dir. Ortalama yaşam 69.9 dur.
    Eğitim:

    Azerbaycanda eğitimin diğer Türk devlet ve topluluk-larına karşı çok ileri olduğu görülür. 1991 istatistiki verilere göre 4775 okulda 1.503.000 öğrenci okumaktadır. Bugün okul sayısı 5.000'e, öğrenci sayısı 1.600.000'e ulaşmıştır.
    Azerbaycan da 6.500 kültür tesisi, 4.605 adet kütüphane, 125 müze, 125 müzik okulu, 43 halk tiyatro salonu, 3.680 kültür evi bulunmaktadır. Ve okuma yazma oranı yüzde yüzdür.
    Bakü-Azerbaycan Devlet Üniversitesi ve buna bağlı Enstitüler bütün bilimsel, teknik, sağlık, sanat kollarını içerir boyutlardadır.
    Sağlık:

    Azerbaycan da sağlık hizmetleri verilirken üçlü bir sistem uygulanmaktadır.
    1. îlk müdahale sağlık memurlarıyla yapılmakta,
    2. Bunların yetersiz kalması halinde hastalar, hastahanelere gönderilmekte,
    3. Hastahanelerin yetersizliği durumunda ise hastalar üniversitelerdeki araştırma hastahanelerine yollanmaktadır.
    Böylece Azerbaycan halkı eşit hiçimde sağlık hizmetlerinden yararlanmaktadır.
    Sosyal Güvenlik:
    Burada sosyal güvenlik ağı maliyetleri oldukça yüksek olup, GSMH % 18'ini tutmaktadır. Emeklilik yaşı olarak kadınlarda 55 yaş, erkeklerde ise 60 yaş koşulu aranmaktadır.
    Bugün Azerbaycan Cumhuriyeti ekonomik bağımsızlık kavra-ınını benimsemiş ve 1991'den sonrada serbest piyasa ekoııomisine geçerek dünyayla bütünleşmek istemiştir.
    Ayrıca, özel mülkiyete izin verilmiş, borsa yasası çıkarılmış, devlet tahvilleri hazırlanmış, toprak kanunu ile topraksız çiftçiler topraklandırılmıştır. Kendi merkez bankasını kurmuş, düzenli bir vergilendirmeyi getirmiş ve ülkeye yabancı sermaye akışını sağlamıştır.
    Bugün; Azerbaycan Cumhuriyeti Dünya siyasal ve ekonomik yapısı içinde yerini bağımsız bir devlet olarak almıştır.
    Birleşmiş milletler, Agîk, IMF, gibi kuruluşların da üyesidir.
    Azerbaycan Cumhuriyeti, kardeş ve dost Türkiye Cumhuriyetiyle ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer alanlarda iyi ilişkiler içindedir ve önemli anlaşmalar yapılmıştır